12 Eylül darbeci zihniyetinin günümüzdeki temsilcisi olan AKP iktidarı, başta eğitim sistemi olmak üzere, toplumsal yaşamın bütün alanlarını kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda yeniden düzenlemeye çalışmaktadır. Bu durumun son örneği, 12 Eylül darbecilerinin hedefleri arasında da yer alan ve “Türk-İslam sentezi” oluşturmayı hedefleyen yeni müfredat değişiklikleri olmuştur.
Yıllardır özellikle eğitim sistemi üzerinden hayata geçirilen laiklik ve bilim düşmanı politika ve uygulamalar geçtiğimiz yıllar içinde belirgin şekilde artmıştır. Okulöncesi eğitimden üniversitelere kadar eğitim sistemi, bilimin en temel evrensel gerçekleri yok sayılarak, iktidar tarafından sürekli istismar edilen dini kural ve referanslara göre düzenlenmektedir.
Türkiye’de siyasi iktidar eliyle eğitimi ve toplumsal yaşamı “tek din, tek mezhep” anlayışı üzerinden tekçi bir zihniyetle düzenlemek isteyenler, eğitimin bütün kademelerinde ve toplumsal yaşamın her alanındaki dayatmalarını ısrarla sürdürmektedir. Söz konusu dayatmalardan sonuncusu laik ve bilimsel eğitimi reddeden eğitim müfredatında yapılan değişiklikler olmuştur.
Türkiye’de okullar ve üniversiteler başta olmak üzere, bütün eğitim kurumları, iktidarın ırkçı, mezhepçi, ayrımcı ve otoriter uygulamalarıyla, gerçek işlevlerinden hızla uzaklaştırılmıştır. Son olarak müfredat değişiklikleri ile laik, bilimsel eğitim anlayışının yanı sıra eşit, özgür ve demokratik yaşam anlayışına karşı iktidar tarafından açık bir meydan okuma yaşanmaktadır.
Eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında gündeme getirilen karma eğitimi kaldırma girişimleri, zorunlu ve zorunlu seçmeli ders sayılarının sürekli artması, öğrencileri imam hatiplere yönlendirme politikaları, okul idarecilerinin yönlendirmesiyle ÇEDES ve benzeri projelerle çocuklarımızın tarikat ve cemaatlerin faaliyetlerine katılmaya yönlendirilmektedir. Müfredat değişiklikleri bugüne kadar eğitimde yaşanan dinselleştirme uygulamalarının en son ve en tehlikeli adımı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hiçbir toplum, birbirinin aynı ve tamamen aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı değerleri benimsemiş insanlardan oluşmaz. Devletin laiklik ilkesi gereği bütün inanç, kimlik ve dünya görüşleri karşısında eşit mesafede ve tarafsız olması gerekirken, sadece belli bir inanç sisteminin değerlerini merkeze alan bir eğitim müfredatın okullarda bütün öğrencilere dayatılması kabul edilemez. Devlet, eğitimi dini esaslara göre değil, laik ve bilimsel doğrulara göre düzenlemeli, eğitimde laiklik ve bilim karşıtı bütün politika ve uygulamalara derhal son verilmelidir.
Eğitim sistemi ve okulların tamamen siyasi iktidarın denetimine girmesine, çocuk ve gençlerimizin yeni eğitim müfredatı üzerinden egemen ideolojiye teslim edilmesine asla izin vermeyeceğiz.
Bizler bir eğitim müfredatı olmaktan çok siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerine göre düzenlenmiş, laiklik ve bilim karşıtı yeni müfredatı kabul etmiyor, tümden reddediyoruz.
Eğitim sisteminin “tek din, tek mezhep” anlayışıyla kuşatılmak istemesine karşı çocuklarımızın geleceğine sahip çıkıyor ve iktidar merkezli bu gerici dalgayı durdurmak için harekete geçiyoruz.
Türkiye İşçi Partisi olarak çocuklarımızın geleceği adına başta öğretmenler, veliler, sendikalar ve demokratik kitle örgütleri olmak üzere ilgili tüm kesimleri laik, bilimsel, parasız ve nitelikli bir eğitim hakkı için hep beraber mücadeleye davet ediyoruz. 3-17 yaş aralığındaki yaklaşık 19 milyon çocuğumuzun geleceğini ilgilendiren bu çağdışı müfredatı kabul etmeyelim.
Türkiye İşçi Partisi Kdz. Ereğli İlçe Örgütü
